Kategoriler
Yazar ve Kitap İncelemeleri

Dostoyevski

‘Suç ve Ceza’ya Psikolojik bir Analiz, Raskolnikov Bugün Yaşasaydı?

Fyodor Dostoyevski’nin Suç ve Ceza (1866) adlı eseri, edebiyat tarihinin en derin psikolojik romanlarından biridir. Romanın ana karakteri Rodion Romanoviç Raskolnikov, işlediği cinayet sonrasında yaşadığı vicdan azabı ve ahlaki çöküşle modern edebiyatın en karmaşık karakterlerinden biri haline gelmiştir. Peki, Raskolnikov günümüzde yaşasaydı psikolojik durumu nasıl olurdu? Toplum, suç ve ceza kavramlarını nasıl algılardı. Şimdi Raskolnikov’un günümüz toplumundaki psikolojik durumunu, suç işleme motivasyonlarını ve modern psikolojinin onu nasıl değerlendirdiğine göz atma zamanı.

1. Raskolnikov’un Psikolojik Profili, Narsisizm, Paranoya ve Suçluluk Duygusu

Raskolnikov, sıradan insanların üstünde gördüğü, “olağanüstü insanlar” teorisine inanan bir karakterdir. Ona göre, tarih yapan insanlar (Napolyon gibi) ahlaki kuralları çiğneyebilir ve bu onları suçlu yapmaz. Bu düşünce, günümüz psikolojisinde narsisistik kişilik bozukluğu ve megalomani ile ilişkilendirilebilir.

a) Narsisistik Eğilimler ve Üstünlük İnancı

Raskolnikov, kendisini sıradan insanların üzerinde görür. Günümüzde bu durum, sosyal medyada kendini “özel” ve “farklı” gören bireylerle benzerlik gösterir. Ancak Raskolnikov’un durumu daha patolojiktir; çünkü onun üstünlük inancı, bir cinayeti meşrulaştıracak kadar ileri gitmiştir.

b) Paranoya ve Psikoz Belirtileri

Cinayetten sonra Raskolnikov, sürekli bir takıntı ve paranoya içine girer. Polislerin onu izlediğini düşünür, rüyalar görür ve halüsinasyonlar yaşar. Bugün bir psikiyatr, onu paranoid şizofreni veya post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) açısından değerlendirebilir.

c) Suçluluk Duygusu ve İç Çatışma

Raskolnikov’un en belirgin özelliği, işlediği suçun ağırlığı altında ezilmesidir. Freudyen psikolojiye göre bu, süperego (ahlaki yargı) ile id (ilkel dürtüler) arasındaki çatışmadır. Günümüzde bu tür bir suçluluk duygusu, depresyon ve anksiyete bozukluklarıyla ilişkilendirilebilir.

2. Modern Toplumda Raskolnikov, Suç, Ahlak ve Yargı

Raskolnikov’un yaşadığı 19. yüzyıl St. Petersburg’u ile günümüz arasında büyük farklar var. Peki, bugünün dünyasında Raskolnikov nasıl bir profil çizerdi?

a) Sosyoekonomik Baskı ve Suça Eğilim

Raskolnikov, yoksulluk içinde yaşayan bir öğrencidir. Günümüzde ekonomik eşitsizliklerin arttığı bir dünyada, suç işleme motivasyonu daha da güçlenebilirdi. Özellikle gelir adaletsizliğinin yoğun olduğu toplumlarda, “hak ettiğini alma” dürtüsüyle suç işleyen bireylerin sayısı artmaktadır.

b) İnternet ve “Üstün İnsan” Algısı

Raskolnikov’un “olağanüstü insan” teorisi, günümüzde bazı kişisel gelişim akımlarıyla benzerlik gösterir. “Alpha male” kavramı, “sınırsız güç” mitleri ve sosyal medyadaki narsisistik eğilimler, Raskolnikov’un düşüncelerini besleyebilirdi.

c) Adalet Sistemine Bakış

  1. yüzyılda suç ve ceza kavramı daha katıydı. Bugün ise psikolojik rahatsızlıkların suç işlemedeki rolü daha fazla dikkate alınıyor. Raskolnikov, günümüz mahkemelerinde “akli dengesi yerinde olmayan” bir birey olarak değerlendirilebilir ve psikiyatrik tedavi görebilirdi.

3. Raskolnikov’un Günümüzdeki Tedavisi, Psikoterapi ve İlaçlar

Eğer Raskolnikov bugün yaşasaydı, modern psikiyatri onu nasıl tedavi ederdi?

a) Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT)

Raskolnikov’un çarpık düşünce kalıpları (“Ben üstün bir insanım, kurallar bana uygulanmaz”), CBT ile düzeltilebilirdi. Terapi, onun suç işleme gerekçelerini sorgulamasına yardımcı olurdu.

b) Antipsikotik ve Antidepresan İlaçlar

Halüsinasyonlar ve paranoya belirtileri gösterdiği için antipsikotik ilaçlar (örneğin Risperidon) verilebilirdi. Ayrıca depresyon ve anksiyete için SSRI’lar (Prozac gibi) reçete edilebilirdi.

c) Topluma Yeniden Entegrasyon

Suç işlemiş bir bireyin topluma kazandırılması için rehabilitasyon programları uygulanırdı. Raskolnikov’un zeki bir öğrenci olması, onun yeniden topluma katılma şansını artırabilirdi.

4. Raskolnikov Modern Bir Anti-Kahraman mı Olurdu?

Raskolnikov, günümüzde yaşasaydı, muhtemelen medyanın ilgisini çeken bir “anti-kahraman” olarak görülebilirdi. Onun hikayesi, suçun psikolojisiahlaki çöküş ve toplumsal baskılar üzerine derin bir inceleme sunar. Bugünün dünyasında Raskolnikov, belki bir “incel” (istemsiz bekâr) grubuna dahil olabilir, belki de bir filozof olarak takipçi toplayabilirdi. Ancak kesin olan bir şey var: Dostoyevski’nin dehası, Raskolnikov’u her çağda geçerli bir karakter haline getirmiştir. Suç ve Ceza, sadece 19. yüzyılın değil, 21. yüzyılın da romanıdır. Raskolnikov’un yaşadığı psikolojik çatışmalar, modern insanın yalnızlığını, arayışını ve ahlaki ikilemlerini yansıtmaya devam ediyor.